Akıl Hastalıkları nedenleri ve Akıl Hastalıkları çeşitleri
• Çağdaş toplumlarda yaygınlık kazanan akıl hastalığı evrensel bir olgudur; deliliğin «dünyada en iyi bölüşülmüş şey» olduğu söylenebilir. Daha akıl ve ruh .hastalıkları, bilimi ortaya çıkmadan çok önce, delilik bu işin uzmanı olan ya da olmayan kişilerce tedavi edilirdi.
• İlkçağ’dan bu yana, akıl hastalıklarıyla ilgili pek çok tedavi tipi ortaya çıkmış, çağlara ve uygarlıklara göre özel biçimler almıştır. Sözgelimi, Ortaçağ’da Avrupa’da geçerli olan «cin çarpma» görüşü, bazı Afrika kabile ve halklarında günümüzde de geçerlidir. Şeytanın ya da kötü bir cinin etkisine yorularak, uzun süre doğa üstü bir olgu sayılan deliliğe, ruhun kaçışı gözüyle bakılmıştır. Bu durumda «delilik» bütün toplumu ilgilendirdiğinden, tedavi işini de büyücü din adamları ve şamanlar yüklenmiştir.
• Önce eski Yunan ve Roma hekimlerince ele alınarak incelenen deliliğe akla yatkın ve bilimsel açıklamalar getiren XIX. yüzyıl ruh hekimleri, deliler konusundaki bu yanılgıları düzelttiler ve onları «akıl hastası» saydırdılar. Ama bu arada, hastaların toplumdan ayrılıp ayrı bir yere konmalarını da kural haline getirdiler. Bu hastalar günümüzde tedavi edilmekteyseler de, beden ve ruh açısından gene de insanları kaygılandırmakta, ürkütmektedirler.
• Akıl ve ruh hastalıkları uzmanları, akıl hastalığına yol açan etmenlerin (organik ve ruhsal olan iç etmenler; toplumsal olan dış etmenler) çok çeşitli olduğu konusunda görüş birliğine varmışlardır. Bütünüyle sinirsel kökenli bozukluklar (erkem bunamalar ya da zihin bozuklukları; zeka gerilikleri ya da yetersizlikleri; saralar) ile ruhsal kökenli beden bozukluklarını (psikoso-matik hastalıklar) ve asıl akıl hastalıklarını (bir kişilik bozukluğundaki davranış belirtileri) birbirinden ayırdetmekte güçlük çekmezler.
• Bu son kategori özellikle, psikiyatrinin alanıdır. Psikiyatri, benlik bozukluğunun az ya da çok ağır biçimleri (nevrozdan psikoza kadar) ile az ya da çok sürekli biçimlerini (ive-gen süreğen ya da aralıklı) inceleme ve iyileştirme görevini yüklenir.
• Hiç kuşkusuz, kamuca en iyi bilinen akıl hastalıkları nevrozlardır. Yüzyılımızın bu hastalığı, akıl hastalıklarının en yaygınıdır ve psikanaliz bunları yorumlama ve iyileştirme işlevini yükleneliberi, en çok sözü edilenidir. Freud’un ayrımına göre söylersek histeri, sıkıntı nevrozu, takınak nevrozu ve korku nevrozu, özellikle çocuklukta ve ergenlik çağında geçirilmiş olan duygusal sarsıntılardan kaynaklanmaktadır; Laplanche ve Pontalis’in dediği gibi bunlar, kökleri kişi nin çocukluk yaşamında bulunan ve istek ile savunma arasında bir uzlaşmaya dayanan, ruhsal kökenli hastalıklardır.
• Psikozla nevroz arasında yer alan psikopatiler, özellikle tutum ve davranış düzeyinde, topluma uymayan biçimlerde (her şeye karşı olma) beliren hastalıklardır. Tıbbii ilgilendirdiği kadar kriminolojiyi de ilgilendiren bu hastalıklar çoğunlukla, tedavi edilmeden (psikiyatri tarafından )önce bastırılan (polis tarafından) ve yargılanan (yasa tarafından) sapınçlardır. Kişilik hastalan (suçlular, kaçaklar, hırsızlar, serseriler), sapıklar (sadistler, teşhirciler, eşcinseller), alkolikler ve uyuşturucu madde düşkünleri, toplumsal düzene meydan okuyan akıl hastalarıdır.
• Akıl hastalığının en bozuk, en çarpıcı, en dayanılmaz biçimleri olan psikozlar, kişiyi hem dış dünyayla hem kendiyle uyumsuz hale getirerek bütün kişiliği bozar. Psikoz hastaları kendi durumlarının ağırlığının bilincinde değildirler, eleştiri de yapamazlar.
• Bunama, hastayı düşe benzer bir duruma daldırarak zaman ve uzay içinde yönünü şaşırtır. Çılgınlık nöbetleri ansızın sanrılara yol açar; melankoli insanı büyük bir çöküntüye sürükler.
• Bazen çevrimsel, aralıklı olan (coşkunluktan bunalıma geçiş) bu geçici ivegen psikozların yanında yeralan süreğen psikozlar kategorisi, eskiden ömür boyu tımarhanede kalmayı gerektiren, günümüzdeyse bazen sinir yatıştırıcı ilaçlarla düşkünlükten kurtarılan paranoyakları (kıyılanlar – kıyıcılar, hak iddiacıları, kıskançlar) sanrılılan ve hezeyan-lıları (çılgınlar), şizofrenleri (bunlarda görünüşteki duyarsızlık, aldırmazlık tam anlatımını aşırı kas katılığında ve kendi üstüne kıvrılmada bulur) gibi bütün «uzun süreli hastalıklar»ı kapsar.
• Bütün bu akıl hastalarının yerleştirildiği akıl ‘ hastanesi, çoğunlukla «totaliter bir toplum» gibi düzenlenme eğilimindedir. Bu toplumda ruh hekimi, düzelmez ya da tersine işletilebilir (çalıştırılarak) kabul edilen bir «anormaller» kalabalığına ilaç gücüyle egemendir. Çağdaş antipsikiyatri hareketi, toplumun bu alandaki sorumluluğunu vurgulayarak, hastaların iyileştirilmesinde bütün baskı yöntemlerinin bırakılmasını istemektedir.
PİSİKİYATRİ
merhaba arkadaşlar sayfan valla güzel, sosyal medyada paylaştım