Bu başlık kimi okuyucuya yersiz gelebilir. Bunun cevabı basit diye düşünülebilir. Halbuki sorun hiç de öyle ilk bakışta sanıldığı gibi basit değildir. Çünkü anne babaların çocuklarının hastalıkları karşısındaki tytumu herhangi bir kimsenin kendi hastalığı karşısındaki tutumuna hiç benzemez. Erginler kendi kendilerini iyileştirmeye çaba gösterirler, başaramazlarsa doktora giderler.
Anne babalarsa çocuklarında normalin dışına çıkan en ufak bir belirtide doktora başvururlar. Çocuk doktoruna başvurmaların önemli bir kısmının boşuna olması, anne babanın bu davranışının, böyle gereğinden fazla korkmalarının, çocukların aşırı korumak istemelerinin sonucudur. Bu tasaların önemli bir kısmı yersizdir.
Annelere biraz güven verebilecek bu gerçeği böylece belirttikten sonra, aşağıda kısaca, hangi belirtilerin önemli olduğu, doktora başvurulmasını gerektirdiği gözden geçirilecektir.
Doktoru Ne Zaman Çağırmalı?
İlkin aşırı korkulardan başlayalım. Konu tersinden ele alınırsa, yani sıralamaya yersiz korkulardan başlanırsa, yeni doğmuş çocuğun ağlaması önde gelir. Bilindiği gibi yeni doğmuş çocuk kendini yepyeni değişik bir ortamda bulmuş bir canlı demektir. Bu yeni ortamı yadırgayacak, yadırgamanın sonucu olarak da ağlayacaktır. Ağlaması yeni çevreye uyması ile ilgili bir durumdur. Doğuma kadar sıcak, soğuk, açlık, susuzluk, rahatsız edici gürültüler, fazla ışık gibi çeşitli etkenler bebeğe yabancıdır.
Doğum yolculuğunun hemen ardından bu yabancı etkenlerle karşılaşmış olur. Tabii bu yeni dünyaya uya-bilme çabası bir takım rahatsızlıklar, korkular, tedirginlikler yaratacaktır. Rahatsızlıkları, korkuları, tedirginlikleri anlatmak için bebeğin elindeki tek araç ağlamaktır.
En ufak bir kulak ağrısı çocuğun yemeklerini, uykusunu bozmaya yeter. Genellikle kulağına akıtılacak birkaç damla sakinleştirici ilâç çocuğu sakinleştirir, ağlamasını keser.
Anne babaları korkutan bir1 başka durum çocuğun birkaç saat, bazen 24 saat, hatta daha fazla küçük aptestini etmemesidir. Bu durum genellikle sidik torbasının spazmından yani kasılmış olmasından ileri gelir. Kendiliğinden geçer, tehlikeli değildir.
Çocuk uykuya yattıktan hemen sonra, ilk on, on beş dakika içinde kolları ya da bütün vücudu titrer. Anne baba bundan çok korkarlar. Gerçekte ise bunlar çok doğal hareketlerdir. Beyin merkezlerinin çevresel sinir-kas gücü üzerindeki denetiminin uyku nedeniyle azalmasından ileri gelir.
Bir başka çok yaygın şikâyet konusu bebeğin iştahsızlığıdır. Yemek yemeyi istemeyen ya da isteksizce, iştahsız olarak yiyen çocuklarının % 99’unun bu davranışı psikolojik nedenlere dayanır. Bu davranış çevrenin tutumuna bir tepkidir. En göze çarpan nedenler ailenin çocuğun üzerine fazla düşmesi, yemeğe aşırı derecede önem vermesidir. Bu arada başka etkenler de rol oynar. Annenin çalışması, çocuğun yetiştirilmesiyle uğraşanların eğitim konusundaki görüş ayrılıkları, yeni bir kardeşinin olması çocuğun iştahsızlığına etken olan olgulardır. Bu konuda doktora başvurulması gerekmez. Genellikle anne baba doktordan «iştah ilâcı», «kuvvet ilâcı» ister. Halbuki düzeltilmesi gereken çocuğun iştahı değil, büyüklerin davranış yoludur.
Yukarıda işaret edilen yersiz korkular dışında tasalanma nedenleri vardır.
örneğin bebeğin kaba eti kırışıklıklarında bir eşitsizlik bulan ya da bebeğin bir bacağını dışa doğru uzatıp yattığını gören veya bir bacağının ötekinden daha kısa göründüğünü farkeden annenin kalça çıkığından şüphelenip derhal doktora koşması çok yerinde bir tutum olur.
Yeni doğmuş bebeğin kendisine mama yedirilirken ya da emzirilirken uyuklayıp karnını doyurmaması pek önemli bir durumun belirtisi olabilir. Bu durum doğuştan bir-sinir zayıflığına bağlıysa birtakım uyarıcı ilâçlarla önüne geçilebilir. Bazen de bu durum sinir sistemlerindeki bir bozukluğu gösterebilir. Solunum yollarında tıkanıklık olan bir bebek de hep ağzından solunduğu için ağzına ikinci bir iş yaptıramaz, yani kolay besin alamaz.
Bebek doğar doğmaz mekonyum gelmezse, ya da daha sonra çocuk kakasını etmezse derhal doktora başvurmak gerekir. Çünkü doğuştan herhangi bir yapısal tıkanıklık varsa, bu ancak doktor tarafından çözülebilecek bir zorluktur.
Gerek yeni doğmuş bebeklerde gerek tüm süt çocuklarında kasık fıtığı çok görülür. Elle bastırılınca basılmayan ya da gergin ve morumsu bir deri gösteren bir fıtık için çocuğu hemen doktora götürmelidir. Deri gergin ve morumsu işe fıtık olan yer tıkanmış demektir. Vakit geçirilirse bebek peritonit olup ölebilir.
Daha büyükçe çocuklarda gece ağzı açık uyumak adenoiaıeriı ı büyüdüğünü gösterir. Bu durumda da adenoidlerin aldırılması için doktora gitmelidir.
Çocuklarda Enfeksiyon Hastalığı
Çocukta ufak bir enfeksiyon hastalığında (boğaz yangısı, bademcik yangısı vb.) ateş birden yükselir; bu herkesin bildiği bir durumdur. Bu durumda doktora başvurulursa da hiç de telaşa gerek yoktur. Korkulacak şey, çocuğun ilâç ya da yenmemesi gereken başka bir madde yutmasıdır. Bu durumda hemen doktor çağırmak zorunludur. Hatta çocuğun böyle bir şey yuttuğu görülmemişse, sadece bundan şüpheleniliyorsa bile derhal doktora başvurulmalıdır.
Böyle bir durumda da çocuğu kusturmaya çalışmak, ya da telâşlı hareket etmek gereksizdir. Anne baba zor durumlarda da sakin olabilmelidir.
Merhabalar paylaşım gerçekten güzel, sağolun
merhaba arkadaşlar sayfa vallaha çok güzel, twitter da paylaştım
Merhaba bu web sitesi vallaha mükemmel, tebrikler
Merhabalar paylaşım yeminle ilgi uyandırıcı, sosyal medyada paylaştım
Merhaba web sitesi harbiden hoşuma gitti, paylaşımların devamını bekliyorum
selamun aleyküm web siteniz ciddiyim hoşuma gitti, face de paylaştım
Slm siteniz inanki çok hoşuma gitti, şukuladım