Altı yaştan sonra oyun; Altı yaş okul çağının başlangıcı demektir. Okul çalışmalarıyla karşılaştırılınca artık oyunun eğitici öneminin azaldığı görülür. Çocuğun bu dönemde öğrenecek dersleri, yapılacak ödevleri, ilgileneceği «ciddî şey»ler vardır. Ancak şunu hemen kaydetmek gerekir ki, oyun bu çağda da çocuk için son derecede «ciddî» bir şeydir. Okul nedeniyle oyunu bir yana bırakmak yerine, okulu bir çeşit oyuna ve elden geldiğince en eğlenceli yolda bir oyuna çevirmek en yararlı yoldur.
Bu konunun ruhsal yönleri de önemlidir. 6-12 yaşlar arası, ruhsal bakımdan karmaşık bir dönemdir. O yaşa kadar içinde gelişip büyüdüğü aile çevresini bırakan çocuk, artık dış dünyaya açılmaktadır. Şimdiden sonra gelişmesi o çevre içinde olacaktır. Kendini bir çeşit disipline sokma zorunluğu başlamıştır, isteklerini başkalarının istekleriyle bağdaştıracaktır. Dış çevrenin ortak gerekleri uğruna u-fak tefek isteklerinden vazgeçmeyi, bir grup çalışması içinde yer almayı öğrenecektir. Kısaca toplumsallaşmaya başlayacaktır. Çocuk bu dönemde gerçeğe, büyükler dünyasının olay ve nesnelerine yönelir. Artık büyükler dünyasında eskiden olduğu gibi düşgücü ağır basan bir tutumla değil, fakat kendi gerçek etkinliği ile yer alır.
«Mekano» denilen inşaat oyunlarına, otomobil parçası modellerine, elektrik motorları takıp sökmeye ve buna benzer çalışmalara ilgi bu çağda başlar. Çocuğun bu dönemdeki eylemleri büyüklerinkinin aynı, fakat küçültülmüşü, bir çeşit minyatürdür. Üç yaşındaki çocuk başaşağı edilmiş bir tahta kutuyu otomobil olarak görebilir. Çünkü gerçekle düş arasındaki sınır onun gözünde belirli değildir. Tahta kutu, ona göre, gerçekten otomobildir. 7-8 yaşındaki çocuk ise büyük insanların otomobilince elden geldiğince benzeyen bir şeyle oynamak gereğini duyar. Fdkat bu demek değildir ki, bu yaşta çocuğun dünyasından hayal, fantezi büsbütün çıkıp gitmiştir. Tam tersine, hayal, fantezi başka nitelikler kazanmıştır. Örneğin, düşsel oyun artık bu yaşta grup içinde oynanır.
Bu yaşta çocuk yaşıtlarıyla ortaklıklar, gruplar, «çete»ler kurmaya başlar. Çetenin kesinlikle belirli, ciddî kuralları, bir başkanı vardır. Bu başkan genellikle saygı görür. Çetenin öteki üyeleri başkanın sözünü dinlerler. Çocuk böylelikle sevgisini ve nefretini gösterecek bir yol bulmuş olur. Bir yandan nasıl eskiden annesinin vücuduna bağlı ise şimdi de bir başka organizmaya bağlı olmanın gerekliliğini karşılar, bir yandan da bağımsızlık isteği yerine gelmiş olur. Bu duyguları daha önce dar aile çerçevresinde anlatımını bulurken şimdi geniş bir çevreye yayılmıştır.
Dövüşmek, yumruklaşmak, güreşerek yerlerde yuvarlanmak gibi çete «çalışma»-ları aslında ilk çocuklukta pışpışlanma, babanın sırtında atçılık oynama, dizinde hoplama, havaya fırlatılıp tutülma isteğinin daha genişlemiş çeşidinden başka bir şey değildir. Bu doğal isteğin çocuğa yaşıtlarıyla okul dışında da sağlanacak ilişkilerle, yerine getirilmesi çok mantıkîdir.
Mülkiyet duygusu da önemli bir konudur. Bu yaşta çocukta çok belirgin bir sahip olma isteği başgösterir. Bu isteğin dışa vuruşu çeşitli biçimlerde, özellikle koleksiyon merakıyla kendini gösterir. Bu yaşta çocuk pul, yabancı ya da eski para, kibrit kutusu, şişe kapağı biriktirir. Koleksiyonculuk yararlı ;bir öğrenim aracı da olabilir. Çocuk koleksiyon yoluyla birleştirme, sınıflama yeteneklerini elde e-der. Ayrıca bazı maddelerin koleksiyonu genel kültürüne yardımcı olabilir; düzen duygusu, dikkat ve temizlik bakımlarından da koleksiyonculuk yararlıdır.
Koleksiyonculuğa eğilim gösteren çocuklara bu yolda yardımcı olunması, gereğinde yol gösterici olunması gerekir. Koleksiyonculukla ilgili yayınlar okutulması, yaptığı koleksiyonlarla anne babanın ilgilenmesi iyi sonuçlar verebilir.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi 6-12 yaş arası çocuk eskiden aile çevresinde sınırlı kalan sevgi ve nefretini, kabul etme ve etmeme eğilimlerini, baş eğme ve bağımsızlık duygularını toplumsal düzeyde dışa vurma olanağını bulur. Bu olanak grup oyunlarıdır. Bütün bu eğilimleri dışa vurma gereği doğal bir saldırganlıkla birleşir; özellikle erkek çocukta bu pek belirgindir. En yaygın dışa vuruluş biçimi de «savaş oyunu» dur.
Eğitimcilerle, anne ve babalar askerlik oyunu konusunda aynı düşüncede değildirler. Çocuğa oyuncak silâh verilmesine karşı çıkanlar vardır; fakat unutmamalıdır ki, silâh verilmese de erkek çocuk başka bir şeyle bu gereksinmesini karşılar, örneğin çocuğa plastik tüfek almazsanız, bir baston ya da ağaç dalı bulup yine de «ateş eder».
Çocukta saldırganlık ve saldırganlığı dışa vurma isteği nasıl olsa vardır. Bu dışa vurma zararsız bir yaşta gelişirse ve uygun oyuncaklarla uygulanırsa ileride çocuğun eline daha tehlikeli olanaklar geçtiğinde bu arzusunu gerçekleştirme hevesine kapılmaz. Yalnız, çocuğa verilen oyuncak silâhların çocuğa bir zarar vermiyecek tipte olmasına dikkat etmelidir. Oyuncak silâhlarda kapsüller ve mantarlar, kullananı ya da karşısındakini yaralayabilir.
Bu yaşın oyuncaklarına gelince; hedef tahtası, tüfek takımı, birleştirme oyuncakları (bunlar bir önceki döneminkinden daha karmaşık olmalıdır), inşaat modelleri, çeşitli koleksiyonlar için malzeme (pul, maden çeşitleri, deniz kabukları vb.), asker elbise ve silâhları, mekanolar, karmaşık tahta inşapt takımları, ksilofon, gitar, ağız armonikası, çok basit kimya ve elektrik deneyleri için araç ve gereçler, işleyen motor örnekleri, öykü, yolculuk ve serüven kitapları bunların başlıcalarıdır.
Merhaba herkese bu web sitesi harbiden çok hoşuma gitti, teşekkürler
Selam herkese sayfanız vallaha billaha çok hoşuma gitti, şukuladım
selamun aleyküm web siteniz valla dikkat çekici, face de paylaştım
Selamlar paylaşımın gerçekten dikkat çekici, teraziye tıkladım
merhaba arkadaşlar sayfan inanki hayran bıraktı, sosyal medyada paylaştım
Selamın aleyküm paylaşımınız gerçekten çok hoşuma gitti, paylaşımların devamını bekliyorum
Selam siten yeminle hayran edici, teraziye tıkladım