Evde ilkyardım (1)
Gerek büyüklerin gerek çocukların karşılaştıkları ciddî ve acele bir tehlikede hemen doktora başvurmak gerektiği herkesçe bilinen bir gerçektir.
Fakat çoğu zaman böyle bir olay sırasında herhangi bir sağlık görevlisi bulunmaz, sağlık görevlisi aramak veya hastayı (kazaya uğramış kimseyi) en yakın hastanenin ilk yardım servisine götürmek için geçen zamanda da tehlike büyüyebilir. Bu nedenle doktorun gelmesini beklerken, evde gerekli ilk tedaviyi uygulamak yerinde olur. Bu ilk tedavinin yöntemleri çok basittir. Fakat sağduyuya dayanan bu basit yöntemlerle çok iyi sonuçlar alınır.
Tabii böyle bir ilk tedavinin evde yapılabilmesi için ilk şart evde bir ecza dolabının bulunmasıdır. İlkyardım dolabı adını verebileceğimiz ve çocuklara gerekli ilk yardım malzemesinin bulunduğu dolap, her şeyden önce çocukların yet işemeyeceği kadar yüksekte olmalıdır. Kilitli bulundurulması daha da iyi olur. Böylelikle çocuğun sandalyeye ya da başka bir şeye tırmanıp dolaptan kendisi için tehlikeli olabilecek bir şeyler alması önlenir.
Bu tedbirler alınmayacaksa evde ecza dolabının hiç olmaması daha bile iyidir. Çünkü aslında çok yararlı bir şey olan ilk yardım araç ve gereçleri tedbirsizlik sonucunda çocuklar için bir tehlike kaynağına dönüşebilirler.
Ecza dolabında bulundurulacak şeylerin başında küçük yaralar için bir şişe tentürdiyot ve tozlu sıyrık ve yaraları temizlemek için 1/12 oranında oksijenli su gelir. Burkulmalarda kullanılmak üzere bir şişe ağrı alıcı (sedatif) su da önemlidir. Ancak bu konuda çok dikkatli olmak gerekir; çünkü bu su zehirlidir.
Birer paket pamuk ve gaz (gazlı bez denilen, sterilize ince bez); flaster; gazlı bezi kesecek bir ufcık makas; kalp atışını ve solunumu uyaracak analeptik ilâçlar; iki yaşından büyük çocuklara yüksek ateşe karşı verilebilecek fitiller (bunlar asit salisilik ve piramidón esaslıdır); antispazmodik ve sâkinleştirici fitiller (bunlar yalnız çocuk doktoruna danışılarak kullanılır); kulak ağrısına karşı damla; gözlerin çapaklan-masına karşı damla; çeşitli en ve uzunlukta sargılar ve buz torbası ecza dolabının başlıca gereçleridir (Süt çocukların yüksek ateşli durumlarında buz torbası çok yararlıdır).
Ecza dolabında antibiyotikler, sülfamit-ler ve bağırsak dezenfektanları bulundurmak gereksizdir. Çünkü bu çeşit ilâçlar ancak doktorun inceden inceye muayenesi sonucunda vereceği karara göre kullanılır. Zaten bunlar bir süre kullanıldıktan sonra etkileri azalır; etkileri azalınca tehlikeli değilse de yararsız olurlar; kendilerinden istenen görevi yerine getirmezler.
İlk yardım sırasında genellikle gereksiz işler de yapılır. Bu gereksiz işler kötü sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle, bazen ö-nemli olabilen yanlışları önlemek için, bir takım temel ilkeleri saptamak iyi olur.
Bebeklerde Karın Ağrısı
Bebekte sık rastlanan hastalık durumlarından biri karın ağrısıdır. Karın ağrıları konusunun da çocuğa bakanların ilk amacı ağrıyı dindirmek olur. Bu davranış süt çocuğu için kabul edilse bile, 3-4 yaşında ve daha ileri yaşlarda çocuklar için uyuşturucu, ağrı dindirici ilâçlarla dindirilen bir karın ağrısı önemli bir hastalığın teşhisine engel olabilir. Örneğin kendisinde ivegen apandisit olan bir çocuk, ağrı dindirici ilâç aldıktan sonra bir süre şikâyetlerinin arkasını kesecektir. Bunun sonucu olarak gerçek hastalığı gizlenmiş o-lacaktır. öte yandan, doktor gelip de çocukta apandisit olmadığını kesinlikle bildirinceye kadar sıcak su kesesi de kullanmamalıdır. Çünkü sıcak su apandisiti daha kötü duruma sokar.
İshalde doktor gelmeden önce yapılacak ilk şey bütün sütlü yiyecekleri kesmektir. Mama saatlerinde pirinç ve sebze suyu verilir. ishale bağırsakların çıkardığı toksik maddeleri emsin diye, havuç ya da keçiboynuzu (tabii ezilmiş olarak) verilmesi iyidir, ishali olan çocuğa bol su içirilmesi gerekir. Çünkü bir yandan sıvı kaybeden (bağırsaklar yoluyla) bir vücudun, öte yandan sıvı alarak dengeyi sağlaması gerekir. Antibiyotik veya herhangi bir bağırsak dezenfektanı vermek için doktoru beklemelidir.
Kafatası çarpmaları da sık rastlanan bir durumdur. Başvuranların çoğu, çocuk başını bir yere vurduğu için, başının üzerine düştüğü için doktoru çağırtır. Başının üzerine düşen fakat derisinde ya da saçlarının arasında herhangi bir yara, sıyrık görülmeyen çocuğa yapılacak ilk şey başına buz torbası koyup en az yirmi saat böyle tutmaktır. Birkaç damla ya da bir kahve kaşığı bir analeptik (güçlendirici) ilâç verilirse çocuğun düşmenin korkusundan kolaps durumuna girmesi önlenir.
Başının üzerine düşen çocuk sakin tutulmalıdır. Uygun bir süre ne kadar hareketsiz bekletilirse o kadar iyi olur. Çocuk kusuyorsa, başı dönüyorsa derhal doktor çağırılması zorunludur. Böyle bir durumda ufak bir gecikme pek pahalıya mal olabilir. Çünkü çocuk büyük bir olasılıkla bir beyin sarsıntısı geçirmektedir. Ve gecikme ömür boyu sürecek bir sakatlığa hatta çocuğun hayatına mal olabilir.
Çocuklarda İlaç Zehirlenmesi
Alınması alışkanlık durumuna gelmiş ilâçların gittikçe fazlalaşması, annelerin dışarıda çalışması ve bunun sonucu olarak çocukların daha bağımsız hareket etmesi nedeniyle ilâçtan zehirlenme olayları günümüzde çocuk hekimliğinde önemli ve göze çarpan bir yer işgal etmektedir.
Bu büyük tehlikeleri önlemek için doğum evlerinin, çocuk sağlığı merkezlerinin genç anne babaları uyarması, bu konuda uyarıcı yayınlar dağıtması yerinde bir tutum olur.
ilâç zehirlenmesiyle ilgili bilgiler bir başka bölümde verilecektir.
Evde ilk yardım (2)
Çocukların yanlışlıkla aldıkları ilâçlar sonucunda ortaya çıkan ilâç zehirlenmesinin ne kadar büyük bir sorun olduğuna değinilmişti. Bu sorun her geçen yıl daha büyük önem kazandığından üzerinde durulması zorunludur. Günlük yaşamımızda zehirleyici maddeler gittikçe daha çok kullanılmaktadır. Besinleri korumak, evi temizlemek, giysileri saklamak, hastalıkları iyileştirmek için çağımız insanı çoğu zaman bu tür maddelere başvurmaktadır.
Eldeki son istatistikler çocuklarda ilâç zehirlenmesinin gittikçe arttığını ortaya koymaktadır. Bu artışın pek çok nedeni vardır. Bu nedenleri uzun uzadıya sıralamak olanaksızsa da, en önemlilerini belirtmek mümkündür. Günlük yaşamda yeri olan zehirli maddelerin çoğalması, bugünkü küçük apartmanlarında bunları çocuktan saklama olanağının zayıflığı, dışarıda çalışmak zorunda olduğundan çocuğuna doğrudan doğruya kendisi bakamayan annelerin çokluğu söz konusu nedenlerin en yaygınıdır. Bunlara bir de ilâçların gittikçe daha lezzetli yapılması eklenebilir.
Çocuklar ilâç içsin diye ilâç lezzetli yapılmakta, bunun sonucunda çocuk gerekmediği zaman da ilâç almakta, tehlikesiz dozu aşmaktadır.
Bu sakıncaları önlemenin ilk tedbiri ilâcı çocuğun yetişemiyeceği bir yerde saklamaktır. Bunun için de ecza dolabının yüksekte ve kilitli bulunması gerekir. Anne babanın komodinlerinin çekmecelerinde uyku ilâcı, hatta basit bir baş ağrısı ilâcı bile bulunmamalıdır. En zararsız ilâcın bile çocukların elinde öldürücü olabileceği hiç bir zaman hatırdan çıkarılmamalıdır.
Çocuklu evlerde bir ilâcın kutusunda, tübünde kaç tablet, kaç draje olduğu, kaç tanesinin kullanılıp içinde ne kadar kaldığı kesinlikle bilinmelidir. Böylece, çocuk kendiliğinden bir ilâç yutarsa, anne baba kaç tane yuttuğunu hesaplayabilir. Bu da tedaviyi yapacak kimseye yardımcı olur.
Zehirlenmede doğru teşhis koymak çok zordur. Bazı toksik maddelerin yarattığı en gözle görülür belirti konvülsiyon yani kasların güçlü biçimde kasılmasıdır. Konvülsiyon yapan zehirli maddeler (naftalin, böcek öldürücüler, içinde kurşun ve kalay tuzları bulunan maddeler, nikotin) çocuğun evde hemen her zaman karşılaşabileceği maddelerdir. Başka zehirli maddeler de derin bir uyku verir, tam bir koma durumu yaratır.
Barbitürikler (uyku ilâçlarının ve sakinleştiricilerin çoğunda vardır), kloropromazinli ilâçlar, karbonmo-noksit (lamba gazı) bu çeşit zehirlerdir. Zehirli mantarlar, bozulmuş yemekler, ö-zellikle kutu balıkları, ağır madenler bol ishal ve sürekli kusma yapar. Bunların yol açtığı zehirlenmede genel belirtiler, zehirlenme kökenli gastroenterit belirtisidir.
Zehirlenmelerin çoğunda, özellikle şid-Jetli olanlarında anüri yani işeme azalması görülür. Cıva ve fosfor zehirlenmelerinde bu belirti hem daha erken başlar, hem daha şiddetii olur. Klor gibi, nitrik asit buharı gibi azdırıcı (tahriş edici) gazlar solunum aygıtını etkiler, ciğerlere birden sıvı sızmasına yol açar. Bu duruma akciğerlerde ivegen zehirlenme ödemi denilir.
Karma zehirlenme olmuşsa yani vücut iki ayrı zehirleyicinin etkisi altında bulunuyorsa, durum daha da karışır. Çoğu zaman bir ilâcın içinde çeşitli maddeler bulunur. Bunlardan iki ya da daha fazlasının zehirleme niteliği olabilir, örneğin nezleye karşı alınan ilâçlarda, ağrı dindirici-lerde hem kafein hem barbitürikler vardır. Kafein ötekilerden daha çabuk etki gösterdiğinden önce bir hareketli, titremeli aşama, sonra da barbitüriklerin etkisi altında komaya götüren bir hareketsizlik görülür.
Her ne olursa olsun çocuğun bir yabancı madde yutmuş olmasından şüpheleni-liyorsa, kutudan ilâç eksilmişse, çocuğun kendisi itirafta bulunmuşsa, ya da bunların hiç biri olmadığı halde çocukta yukarıda görülen belirtilere rastlanmışsa, hiç vakit kaybetmeden çocuğu hastaneye götürmek gerekir. Kendi doktorunu beklemek bazen ölüme yol açan bir gecikme olabilir. Aileden bir çocuğu hastaneye götürürken bir başkası da evde kalır ve çocuğun ne yuttuğunu, ne kadar yuttuğunu, ne zaman yuttuğunu araştırır.
Bütün bu öğütler okuyucuya yersiz ve gereğinden fazla gibi görünebilir. Fakat çocuk doktorlarının başlarından geçmiş olaylar, bunların yerinde hatırlatmalar olduğunu göstermektedir. Genellikle, zehirlenme şüphesiyle hastaneye getirilen çocuğun bütün ailesi de birlikte gelir. Hepsi haklı bir heyecan içindedir. Hiçbiri de çocuğun ne yuttuğunu, ne kadar yuttuğunu söyleyecek durumda değildir.
İki çeşit zehirlenme Özel nitelikler gösterir. Bunlar kostikler ve alkollerle meydana gelen zehirlenmelerdir. Kostik zehirlenmelerinde hastaneye götürmeden önce çocuğa asitli ya da alkalili su vermek gerekir. Çocuğun yuttuğu kostik madde soda gibi alkali kostik ise limonlu veya sirkeli su içirilir*. Asitli kostik (kloridrik a-sid, sülfürik asit) yutmuşsa karbonatlı su içirilir. Alkol zehirlenmesinde önemli o-layı küçümsemekten kaçınmak önemlidir. Bir büyükte yalnız sarhoşluk yapabilen şarap ya da likör miktarı çocukta, hatta sekiz-on yaşına gelmiş bir çocukta bile doktor gerekli tedbirleri almayacak olursa zehirlenmeye ve ölüme yol açabilir.
Mrb web sitesi yeminle hoşuma gitti, paylaşımların devamını bekliyorum
Merhabalar web sitesi vallaha billaha güzel, şukuladım
Mrb web sitesi vallaha billaha çok güzel, sağolun
Merhaba sayfanız valla ilgi uyandırıcı, teraziye tıkladım
merhaba arkadaşlar sayfanız inanılmaz dikkat çekici, facebookta paylaştım
selamun aleyküm sayfanız valla dikkat çekici, facebookta paylaştım
selamun aleyküm paylaşım vallaha iyi, linkedinde paylaştım