Çocukta pedagojik sorunlar; Bundan önceki bölümlerde çocuğun gelişmesi boyunca çeşitli aşamalarda gösterdiği tipik davranış ve alışkanlıklar sözkonusu oldukça, pedagojik sorunlara da değinilmişti. örneğin, yemek yemek istemeyen, yatmamcıkta direnen çocuklar karşısındaki anne, babanın ve bütün ailenin doğru bir tutum takınmaları gerektiği belirtilmişti. Kabaca da olsa çocuğun okuyacağı ilk kitapların neler olacağına işaret edilmişti. Resimden söz ederken bunun çocuk için bir scınât olayı değil, kendini dışa vurmasına yarayarak bir yol, işlevi çocuğun kişiliğini biçimlendirmek olan bir araç olduğu söylenmişti.
Çocuklarda Eğitim Yanlışları
Fakat üzerinde durma fırsatı çıkmayan başka eğitim yanlışları da vardır. Bunlar özellikle çocuklarına olumlu, yeterli bir eğitim vermek isteyen anneler, babalar tarafından (tabii iyi niyetle) yapılmaktadır. Gerçekte bunlar pedagojik bakımdan olumsuz davranışlar değildirler; ancak çocukları yeteneklerine uygun olmayan çabalara zorladıkları, bu çabalar için yanlış zaman, erken zaman seçtikleri için yanlış sıfatına hak kazanan davranışlardır.
Evlât sevgisi ve çocuğu olsun olmasın herkeste görülen, kendi isteklerini, eğilimlerini başkalarına yansıtma zevki anneleri, babaları çocukların doğal yeteneklerini olduğundan fazla görmeye iter, örneğin müzik alanını ele alırsak, birçok anne çocuğunu ünlü bir besteci ya da çalgıcı adayı sanır. Gerçek yeteneklerini aşan bir müzik eğitimi vermeye kalkar. Oysa, müzik öğrenimi tekniği önceden birtakım matematik bilgileri edinmiş olmayı gerektirir. Bir birimin kesirlerinin ne olduğunu bilmeyen bir kimse basit müzik zamanlarını anlayamaz.
Okulda henüz kesir görmemiş çocuk elbette piyano çalmayı öğrenirken bocalayacaktır. Çocuğun henüz teknik ve yöntemsel ilkelerini bilmediği bir öğrenime girişmesi, sonunda bu öğrenime karşı olumsuz duygular beslemesine yol açacaktır. Bu da, anne babanın gururunu ve hevesini kıracaktır. Öte yandan hatırda tutulması gereken başka bir önemli nokta aşırı bir zihin çabasının gelişme yolundaki körpe organizmanın sinirsel dengesini bozacağıdır.
Çocuklarda Yabancı Dil Sorunu
Yabancı dil de ayrı bir sorundur. Yabancı dillerin ne kadar yararlı olduğu herkesçe kabul edilen bir gerçektir, özellikle günümüzde modern taşıtlar, değişen alışkanlıklar yabancı ülkelerle teması çok kolay, çok rahat bir biçime sokmuştur.
Dil öğrenme, hiç değilse en çok işe yarayan İngilizce, Fransızca, Almanca gibi dilleri öğrenme günümüz insanının kültüründe çok gerekli bir yer tutmaktadır. Yabancı dil öğrenmenin önemi hem kendi dilimizin sağladığı öğrenme yollarının daha fazlasını sağlamasından, hem de meslek bakımından, insana daha çok para kazanabilme, mesleğinde ilerleme olanağı vermesinden ileri gelmektedir.
Tıpkı müzikte olduğu gibi bu alanda da anne babaların çabası pek doğal bir isteğin sonucudur, insan çocuğunun ruhunu yücelterecek müziğe erken yaşta yönelmesini istediği gibi, dil öğrenmesini de yine oriun iyiliği, üstün bir kültürel düzeye erişmesi için ister. İşte bu noktada da ailelerin yanlışı çocuğuna yabancı dil öğretmekte değil, erken öğretmeye kalkmaktadır.
Çocuklara Yabancı Dil Öğretmek
Birçokları çocuğun pek küçük yaşta dil öğrenmesinin kolay olduğunu sanır. Onlara göre çocuk önemli bir zihin çabası göstermeden bu bilgiyi sindirecektir. Bu eğilimi sezen bir takım özel ilk okullar, hatta ana okulları yabancı dil öğrenimine başlamaktadır. Buralara gönderilen, çocuklar, okulda (ya da yuvada) başladıkları dil öğrenme çalışmasını evde de sürdürmek zorunda kalmaktadır. Aile de çocuğun iki dil birden öğrenerek büyüdüğünü sanmaktadır. Bazen de varlıklı aileler çocuklarına yabancı dadı tutmakta, çocuğu dil bakımından bu yolla da zorlamaktadırlar. Bir yandan annesinden babasından kendi dilini işiten çocuk, bir yandan da dadının dilini duymakta, onu anlamaya çalışmaktadır.
Birinden birini sistemli olarak çalışıp öğrenmeden, her ikisini de «doğal» denen yöntemlerle öğrenmek iki dili aynı zamanda konuşma yeteneğine “bilengizm” (iki dillilik) denilir. Bugünün psikologları ve çocuk yetiştirme uzmanları bilengizme karşıdırlar. Dil de, resim gibi, çocuk için bir edebiyat olgusu değildir. Hatta başlangıçta çocuk için başka insanlarla arasında bir bildirişim aracı bile değildir. Sadece çocuğun dış dünyanın bilincine varmasında, kendini dışçı vurmasında kullandığı bir a-raçtır. Yani dil yalnızca bir öğrenme ve bildirişim yolu değil, kişileşmeyi yapan etkenlerden biridir.
Bu nedenle bilengizmden bir çeşit ruhsal güvensizlik, emin olmayış doğmaktadır; çünkü bileng (iki dilli) olan çocuk dış dünyayı algılamakta zorluk çeker. Bir kavramın, bir nesnenin iki adı çocuğu tereddütlere iter.
Bu sakıncaları önlemek için çocuğa ancak kendi dilini doğru öğrendikten sonra yabancı bir dil öğretmelidir.
Yukarıda seçilen iki örnek, piyano ve yabancı dil, pek çok örnekten en yaygın olanlarıdır. Bunların yanıbaşında daha pek çok örnek sayılabilir.
Anneler ve babalar çocuklarını kendilerinin olmak isteyip de olamadıkları kişi yapmaya çalışmamalıdırlar. Anneler ve babalar çocuklarını sadece normal bir çocuk olarak görmelidirler.
Merhaba web siteniz cidden hayran edici, sağolun
Slm web siteniz yeminle iyi, linkedinde paylaştım
Selamlar paylaşımınız harbiden ilgi uyandırıcı, şukuladım
merhaba arkadaşlar paylaşım harbiden ilgi uyandırıcı, teraziye tıkladım
Selamın aleyküm bu web sitesi inanki mükemmel, paylaşımların devamını bekliyorum
Selam paylaşımınız inan ki ilgi uyandırıcı, saolun
Selamlar sayfanız ciddiyim hayran bıraktı, teşekkürler
Mrb web siten valla dikkat çekici, face de paylaştım
selam arkadaşlar web siteniz cidden çok güzel, saolun
Slm paylaşımın cidden çok iyi, teşekkürler
Selam herkese paylaşımın valla iyi, face de paylaştım
Merhaba herkese siteniz inanki dikkatimi çekti, sosyal medyada paylaştım