İlk çocuklukta oyun; Fakat oyuna verilen bu tür önem, yerinde ve haklı olmakla beraber, tek yönlüdür, eksiktir. Bu görüşte olanlar oyunun yalnız bir yanını ele almaktadırlar. Hatta daha ileri giderek denebilir ki, ele aldıkları, oyunun en önemli yönü değildir. Bir Amerikalı psikolog şöyle demektedir: «Bir oyuncak, öğretici olmaktan çok çocuğun hoşuna gittiği için önemlidir.»
Bu düşünce hernekadar bir çeşit şaka ya da kelime oyunu gibi görülüyorsa da, altında derin bir gerçek saklıdır. Çünkü konuyu, alaycı biçimde de olsa, duygusal etkenler, «oyun» olayının iç dinamizmi, oyunun çocuğun hayatın ilk dönemlerinden başlayarak duygusal gelişmesinde taşıdığı önem açısından ele almaktadır. Anne ile bebeği arasındaki sıkı duygusal ilişkiler herkesçe bilinir. Oyun da bu duygusal duruma bağlıdır.
Hayatın başlangıcında çocuk kendisinin ayrı bir varlık, annesinin vücudundan kopmuş bir varlık olduğunu kolay anlamaz. Kendini keşfe kendi vücudunu, nerede başlayıp nerede bittiğini keşfe başladığında, varlığı ilk oyuncağı olmuş olur. Elleriyle mini mini ayaklarını kavrar, ellerini dikkatle, ilgiyle seyreder, parmaklarını burnuna gözlerine götürür; birkaç ay sonra, hele erkek çocuksa üreme organlarının farkına varmaya başlar.
Büyük bir eğlenme zevki ve ilgiyle vücuduyla oynar. Psikologlar doğumdan 4-5 aylık oluncaya kadar süren bu döneme çocuğun kendi çevresindeki dünyası demektedirler. Yani çocuk kendi kendisiyle oynamaktadır. Bu dönemden sonra artık kendisine yakın eşyalarla oynamaya başlar. Bu eşyalar önceleri yorganının kenarları, karyolasının tahta parmaklığı, yatağına aldığı kadife ayı ya da tavşandır.
Psikologlara göre bütün bunları çocuk her an yanında olsun istediği, fakat yavaş yavaş kendinden ayrı bir varlık olduğunu da anlamaya başiadığı annesinin sevgisinin yerine koymaktadır. Birisi kalkar da eskimiş, tüyleri dökülmüş ayıyı atıp yerine yenisini vermek isterse, çocukta tam bir ümitsizlik, üzüntü krizi başgösterir. Çünkü, birinci ayı çocuk için bir duygusal değer taşımaktadır; ikinci ayı ise, yeni ve tanımadığı bir nesne olduğu için, henüz bir duygusal değer kazanmamıştır.
Böylece çocuk iki yaşına varmış olur. Artık, o zamana kadar birer nesne anlamı taşıyan oyuncaklar, kendilerine özgü birer varlık olmaya başlarlar. Bu nedenle ilk yılda veya biraz daha sonra çocuğa renkli şeyler, hareket eden kuşlar, eliyle sallayabileceği çıngıraklar, karyolasının parmaklığına takılacak halkalar almalıdır. Yavaş yavaş, aylar geçtikçe, çocuk tahta oyuncaklarla oynayacak, bunları üstüste koyup kule yapacak, bir yere ka-kılı bir sopaya halkalar geçirecek, tahtadan, plastikten kesilmiş parçaları belirli yerlere oturtacak duruma gelir.
iki yaşına gelince oyun, psikolojik açıdan ayrı bir anlam kazanmaya başlar. Artık çocuk kendini annesinden iyice ayırd-edebilmektedir. Fakat yine de duygusal bakımdan annesine bağlıdır. Bu nedenle oyunlarının pek çoğu çocukla anne arasındaki bağı simgeleştirir, ¡ki yaşındaki çocuk için önemli olan oyuncaklar, bebekler, kukla ve maskaralar, palyaçolar, çeşitli hayvanlardır. Çocuk bu dönemde oyunlarında annesi gibi davranır.
«Annem bana ne yapıyorsa, ben de onu yapıyorum.» Annesinden aferin aldıysa o da bebeklere, oyuncak hayvanlara aynı şeyi yapar; cezalandırılmışsa o da onları cezalandırır. Başka bir deyimle iki yaşındaki çocuk kendi başından geçen deneyleri tekrarlar. Bu tekrarlayışta ya da prova edişte kendi gerçek rolünü başkalarına yükler, kendisi ise annesinin rolünü alır. Bu da bir çeşit bağımsızlık kazanma yolunda attığı ilk adımdır.
Çocuğa yaşına uygun oyunlar oynamasını sağlamak çok önemli bir sorundur. Konunun yalnız öğretici yönü değil, oyunun vereceği uyarı ve dürtüler, çocuğun duyu ve hareket yetenekleri üzerindeki etkisi açısından da önemi büyüktür. Çocuğun eğilim ve istekleri, oyun oynarken kendisine egemen olan yönelimler bu sorunu daha da önemli kılmaktadır.
Çocuklara verilecek oyuncaklarla ilgili pek çok yayın vardır. Bunların ortak noktalarından yararlanmak çocuklar için en yararlı oyuncakları şöyle sıralanabilir:
0 aydan 12 aylığa kadar: Zil ve çıngıraklar, halkalar, halkalı zincirler, hareketli ve renkli nesneler, renkli yumuşak toplar, kumaştan bebek ve hbyvanlar, içiçe giren, birbirine takılan küp ve çanaklar.
12 aydan 24 aylığa kadar: Basit kuklalar, kumda oynayacak araba kova ve kürekler, renkli balonlar, en basit birleştirme oyuncakları, salıncaklı atlar, yıkanırken suya bırakılacak yüzer hayvanlar.
24 aydan 36 aylığa kadar: Kübler, basit birleştirme oyuncakları ilk inşaat kutuları, plastikten çarklı oyuncaklar, lastik toplar, bebekler, köy evleri, atlı karıncalar, tahta ve plastik otomobiller, telefon, fırıldaklar, şişirilen hayvan ve palyaçolar, ilk otomobil modelleri, plastikten çekiçler, mukavva ve renkli yapraklı kitaplar.
Bundan önceki bölümlerde derin anlamlar taşıyan çocuk oyununun ilk aşamasında oyuncağın çocuğun kendi vücudu olduğu, bundan sonraki aşamaya geçildiğinde, çocuğun kendini annesinden, dış çevreden ayırdetmeye, ayrı bir varlık olarak görmeye başladığı incelenmişti. Bu ikinci aşamada çocuk mini mini şeylerle, ilk oyuncaklarıyla kendine bir dünya yaratır. Bu ufak tefek şeylere bazen kendini, bazen annesini yansıtarak bireyleşme bilincine varır.
Selam siten ciddiyim hoşuma gitti, face de paylaştım
Mrb web sitesi cidden ilgi uyandırıcı, teşekkürler
Selamın aleyküm web siten gerçekten hoşuma gitti, sosyal medyada paylaştım
Merhaba herkese siteniz inan ki mükemmel, linkedinde paylaştım
Merhaba herkese paylaşımınız vallaha iyi, saolun
merhaba arkadaşlar sayfan inanki çok hoşuma gitti, face de paylaştım