Tek çocuk; Bazı anne babalar tek çocuğun öteki çocuklara oranla daha rahat olduğunu sanırlar. Onlara göre tek çocuk rekabetin tatsızlıkları ile karşılaşmadığı için ergin yaşta duygusal bir dengeye varır, üstün bir karakter güvenliği kazanır. Gerçekte durum bunun tersidir. Çünkü ailenin tek evladı olan çocuk toplumsal yaşantının türlü yönlerine (okul, evlilik vb.) uymada zorluk çeker. Bu uyamamanın nedeni evde bir kardeş rekabeti olmamasıdır. Evde bir kardeşin bulunması çocuğun ileride karşılaşacağı bir takım durumların bir çeşit provası, hem de aile duvarları içinde yapılan provası olur.
Kardeşin getirdiği rekabet sorununun zorlukları iyice bilindiğinden, bir de bunun tersi olan tek çocuk güçlüklerinin ele alınması iyi olur.
Ana babanın davranışı çocuğun davranışını etkiler. Çoğunlukla ana baba tek çocuğuna aşırı bir koruma eğilimi gösterir. İlk çocuğunu ikinci çocuğunu büyüttüğü tarafsızlık ve iç rahatlığıyla büyüten anne baba pek azdır. Şu noktayı hatırdan çıkarmamak gerekir: İkinci çocuğun «daha sakin huylu» olması, kolay uyutulabilme-si, mama saatlerinin düzenli olması, sadece annesinin babasının ona daha sakin, daha soğukkanlı ve heyecansız davran-malarındandır.
Tek çocukta durum daha karmaşıktır. Genç bir çiftin ilk çocuğunda duyması çok doğal olan korkuyu, çekinmeyi bir de bir takım ruhsal nedenler artırmaktadır. Bir çocuğun tek evlat olması demek, çoğu zaman, anne baba başka çocuk istemiyor demektir. Bunun nedenleri çeşitli olabilir. Parasızlıktan, evin düzenini saiomamak için, sağlık nedenleriyle, bazen de sadece istenmediği için aile tek çocukla kalır.
Bütün bu nedenler anne ve babalara ve özellikle annelere bir çeşit suçluluk duygusu verir. Kendilerini davranışlarından ötürü bencillikle suçlarlar. Bu suçluluk duygusu onları tek çocuklarına aşırı bir dikkat göstermeye iter. Böylelikle, tabii bilinç dışı olarak, daha kalabalıkça bir aile kurmalarına engel olan açık ya da gizli duygularını geriletmeye, örtmeye çalışırlar. Bu, bir çeşit dengeleme gibidir.
Bir çocuğu olan anne babalar kendilerini doğmamış çocuklarına bağışlatmak için dünyaya getirme cesaretini buldukları tek çocuğa ellerinden gelen bütün dikkati gösterirler. Genellikle, ekonomik nedenlerle bir çocukla kalmış anne babalar bu bir çocuğa iki çocuğa gidecek paradan çok masraf ederler.
Bazen de anne baba istedikleri halde ikinci bir çocukları olmaz. Bu durumda suçluluk duygusu yoktur; onun yerine çocuğu kaybetme korkusu vardır. Bütün korkuları tek çocuğun üzerinde yoğunlaşır. Bu da çocuğun çevresinde kalın bir koruma duvarı örer. Oysa böyle bir çocuk hayatta en az korunan insanlar arasında yer alacaktır. Çünkü ruhsal, duygusal olgunlaşması geri kalacaktır.
Anne ve babanın gösterdikleri hoş görünün sonuçları olumsuz olabilir. Çocuğun bütün taşkınlık ve nazları büyük bir hoşgörüyle karşılandığı için dış dünyanın zorluklarına karşı koyacak karakter gücü gelişemez. «Başkaları» yani annesinden babasından başka kimseler çocuğun gittikçe baskıcı olan hareketlerini çekmeye alışık olmadıklarından, çocuk bunları kötü insanlar, anlayışsız kişiler olarak görür.
Bu da kabuğuna çekilmesine yol açar; insanlardan uzaklaşır, kendisine çevresi içinde bir yer sağlayacak olan toplumsal bağlardan kaçınır. Oyun yerini, oyuncaklarını, yatak odasını ve nihayet anne babanın sevgisini bölüşecek kardeşi olmayan çocuk toplum içinde yaşayan bir canlı olan insanın doğal isteklerini karşılayabilecek psikolojik durumu yaratamaz.
Oysa toplumda yaşamanın kuralı paylaşmadır. Yasalara başeğme, özgürlük sı-nh larını bir başkasıyla paylaşma demektir. Evlilik, olanakların paylaşılmasına ve karşılıklı fedakârlıklara dayanır. Ne okul, ne iş hayatında kişiler, bencil, dediğim dedik insanlara dayanabilirler. Çocuk, paylaşma gereğini, dünyada yaşayan tek insanın kendi olmadığını küçük yaşta öğrenmeli ki, ilerde topluma uyum gösterebilsin. Mutsuz bir eş, geçimsiz bir memur, içe dönük bir genç kız çoğunlukla çocukluk dönemine özlem duyan kişilerdir.
Bütün bunlar nasıl önlenir? Bu anormal duruma çare bulunabilir mi? Herhalde e-vet. Her şeyden önce çocuğun tek çocuk olarak kalmaması kararını vermek gerekir. İkinci çocuğun birincinin ruhsal gelişimini ve o yolla anne ve babanın davranışını da etkilediği, düzelttiği için çok büyük önem taşıdığını unutmamalıdır.
Anne baba sevgilerini iki veya daha çok çocuğa böldükleri için dikkatlerini bir tanesi üzerine yoğunlaştıracak, onu pamuklar içinde saklayacak vakitleri olmaz. Anne baba kendi ellerinde olmayan nedenlerden ötürü sağlık nedeniyle ya da parasızlıktan tek çocukla kalabilirler. O zaman yapılacak şey, herşeyden önce çocuğun «tek çocuk gibi» yetiştirilmemesi gerektiğini hatırdan çıkarmamaktır.
Anne baba çocuğu bir koruma duvarı içine almayacaklardır. Elden geldiğince erken toplum içine sokacaklar, çocuğa hareketli bir aile dışı çevre verecekler, özellikle yaşıtlarıyla birlikte bulunmasına olanak hazırlayacaklardır. Yaşı gelir gelmez toplu yapılan sporlara itecekler, çocuk ve gençlik kamplarına yollayacaklardır. Böylelikle çocuğun hep kendinden yaşlılar arasında bulunması sakıncası ortadan kalkar. Yaşlılar çocuğa toplumun ve kendinin bilincine vardıracak bir çevre veremezler. Özet olarak denebilir ki, çocuğun dört duvar arasında kapanıp astığı astık kestiği kestik bir kimse olmasını önlemek en önemli sorundur.
Merhabalar paylaşım cidden güzel, teraziye tıkladım
Selam herkese sayfa inan ki dikkatimi çekti, twitter da paylaştım