Yapay Anüslü Kişilerde Psikolojik Sorunlar
Hastaya yapay anüs takılması ve kalınbağırsak ile düz bağırsağın alınması, bütün yaşamını etkileyebilecek büyük sorunlar getirir. Bu nedenle gerek tanı sırasında, gerek rehabilitasyon sürecinde hastaya psikolojik destek verilmesi gerekir.
Enterostomi, gastrostomi ve jejunostomi sindirim sisteminin anüs dışında bir yolla dışarı açılmasına yönelik girişimlerdir.
Mide ve ince bağırsağın onikiparmakbağırsağı ile ileum arasında kalan ikinci bölümünün karın duvarına ağızlaştırılması (gastrostomi ve jejunostomi) için uygulanan girişimler genel olarak enterostomi (bağırsağın karın dış duvarına ağızlaştırılması) terimiyle tanımlanır ve bu tür girişimler sindirim sistemi cerrahisinde önemli bir yer tutar.
Enterostomi girişimi genellikle bağırsağın boşaltım işlevinin çeşitli nedenlerde engellendiği durumlarda uygulanır ve girişim sonucunda hastanın bağırsağı karın duvarında oluşturulan ve istem dışı çalışan yapay anüse bağlanır.
Enterostomi çoğunlukla bağırsak geçişini tıkayan tümör olgularında uygulanır. İltihabi nedenlere ve travmaya bağlı gelişen tıkanıklıklarda da çok daha ender olarak enterostomi uygulanmaktadır.
Enterostomi sindirim sisteminin bütün bölümlerindeki patolojileri gidermek amacıyla uygulanır ve pek çok cerrahi soruna çözüm getirir. Ama karnın üstüne yerleştirilen ve denetleme olanağı bulunmayan yeni boşaltım organının yapısı nedeniyle, asıl hastalığın tedavisinin iyi sonuç vermesini tehlikeye sokabilecek nitelikte daha büyük rahatsızlıklar ortaya çıkabilir. Konuyla ilgili çalışmalar incelendiğinde, enterostomi olgularında iyileşme bedelinin çok yüksek olduğunu vurgulayan görüşlerin yaygın olduğu görülür.
Protez gereksinimi, karın bölgesinin düzenlenmesindeki güçlükler, koku ve gürültüden dolayı gaz çıkarmaktan çekinme, küçük düşme ve çevreden dışlanma korkusu, sosyal ilişkileri büyük ölçüde sınırlandırarak insanın normal yaşam düzenini altüst eden ve psikolojik dengesini bozan sorunlardır.
Rehabilitasyon Tekniği ve Evreler
Hayatta kalan hasta oranının çok yüksek olması, organ nakli merkezlerinin ulaştığı teknik yeterliliğin hangi düzeyde olduğunu açık bir biçimde göstermektedir. Gene de böbrek nakli girişimi geçirmiş bir hastayı nasıl bir yaşamın beklediği önemli bir sorundur.
Hemen bütün hastalar, vücudun yeni organı kabul etmemesi ve yeni organın işlevsel yeteneğinin süresi konusunda kaygıya kapılırlar. Böbrek yetmezliği durumunda kendilerine gerekli tedavilerin kesinlikle sağlanıp sağlanmayacağına ilişkin sorular sorarlar. Bununla birlikte bir tedavi sonucunu değerlendirme ve rehabilitasyon düzeyi hakkında yargıya varma bütünüyle özneldir, yani kişiden kişiye değişir. Hasta cerrahi girişimden önceki durumunu yeni durumuyla karşılaştırma eğilimindedir. Hastane personeli hastanın kendini diğer hastalarla karşılaştırmasını sınırlandırmalıdır. Toplumsal yaşam ve çalışma gücü açılarından eski durumla aynı düzeye gelmeseler de böbrek nakli geçirmiş olan hayattaki hastaların en iyi olasılıkla yüzde 76’sının, her bakımdan katlanılabilir bir yaşam sürdürdükleri söylenebilir. Hastaların geri kalan yüzde 24’lük bölümü bedensel ve ruhsal bir uyumsuzluk içindedir ve durumları hoşnutluk verici düzeyde değildir. Bunların en azından yarısı yaşamlarını yalnızlık, korku ve mutsuzluk içinde sürdürmektedir.
Cinsel İşlevin Yeniden Kazanılması
Yapay anüslü hastalarda cinsel iktidarsızlık, öncelikle ereksiyon yetersizliğine yol açan nörolojik etmenlere bağlı olarak gelişir. Bu nedenle söz konusu hastalar, protez takılmasına en uygun hastalar arasında sayılır. Günümüzde en çok kullanılan penis protezleri, yarı sert protezler ya da şişirilebilir protezlerdir. Normal ereksiyona benzer bir işlevi yerine getiren bu protezlerin peniste yaralara yol açma olasılığı çok düşüktür. Olguların büyük bir bölümünde olumlu sonuçlar alındığı saptanmıştır.
Ama cerrahinin uygun ereksiyon için gerekli koşulları yaratabilmesi, hastanın psikolojik ve duygusal alandaki sorunlarının da çözülmüş olduğu anlamına gelmez. Bu nedenle söz konusu hastalara cinsel ilişkiye girebilecekleri, ama orgazma ulaşmalarının kesin olmadığı anlatılmalıdır. Penis proteziyle orgazma ulaşılabilir, ama bunun garantisi yoktur. Yaşlı insanda amaç, ereksiyona ve orgazma ulaşmaktır. Genç hastada ise birtakım korku ve kaygılar ortaya çıkabilir. Bu korkular, ruhsal karmaşaya ve kadınlara karşı tam ilgisizliğe neden olabilir.
Eşin rolü bütünüyle yeniden değerlendirilmelidir. Eş yalnızca cinsel işlevin yeniden kazanılmasına katkıda bulunmakla kalmamalı, hastanın yaşadığı çeşitli olayları onunla paylaşmalıdır. Çiftin cinsel alışkanlıklarında meydana gelen değişiklikler uyum sağlama yönünde çaba gösterilmesini gerektirir.
Yapay Anüs Takılmaya Aday Hastanın Psikolojik Açıdan Değerlendirilmesi
Günümüzde organ nakliyle ilgili başlıca psikolojik sorunlar yüksek bir güvenirlilik derecesiyle bilinmektedir. Bu hastalar çoğu kez çok kaygılı olur ve depresyon (ruhsal çöküntü) eğilimi gösterirler. Dolayısıyla davranışlarını büyük ölçüde bu duygulardan korunma gereği belirler. Hayattaki alıcılar ve vericiler arasındaki ilişkiler yıkıcı olabilir. Ayrıca bir kadından alınan organın nakli, bazı erkekler için derin bir sıkıntı nedeni olabilir. Bütün aileler son derece ağır bir gerilim durumuyla karşı karşıyadır. Bazı aileler diğer ailelere oranla çok fazla etkilenebilirler. Bu ailelerin bazı bireyleri özellikle psikolojik kökenli risklere çok daha açıktır. Örneğin hasta babanın erişkin kızı için psikolojik risk söz konusudur.
Araştırmalardan elde edilen bilgilerin uygulamada etkili bir biçimde değerlendirilmesini sağlamak için ne yapılabilir? Her şeyden önce şunu bilmek gerekir ki, her olguyla tek tek ilgilenebilmek için, psikiyatristlerin sayısı yeterli değildir. Bu durumda eldeki sınırlı kaynaklardan, olanaklar ölçüsünde en iyi biçimde yararlanılmalıdır. Cerrahi ekip psikiyatristten konsültasyon isteyebilir. Psikiyatristin önerileri gerek klinik görüş açısından, gerek psikolojik ve sosyal görüş açısından hastaya en uygun destek ve yardımın sunulmasında, hastane personeline ve sosyal hizmet uzmanlarına yararlı olacaktır.
Böylece organ nakli merkezleri yavaş yavaş psikiyatristlerin anladığı anlamda da “tedavi birimleri” haline gelmektedir. Hasta hastane personeli içinde belirli kişilere yakınlaşır. Bu kişiler hasta için ikinci bir aile anlamına gelir. Dış dünyayla kişisel ilişkileri geçmişte tatmin edici düzeyde değilse, bu kez “yeniden doğmak” ve “aile” ortamı içinde en iyi ilişkileri yaratmak için geçerli nedenleri vardır. Onun için aile ortamı, organ nakli merkezidir.
Ama hastane personelinin tedavideki rolünü anlayabilmesi ve bu rolü olumlu bir biçimde yerine getirebilmesi için, herkesin iyi niyetli, sabırlı olması ve gerçek bir özveri göstermesi gerekir. Hasta kendini koruyamaz ve korkmuştur. Düşünce, duygu ve davranışları çocukluk dönemine gerilemiştir. Ama anlayışlı ve bilgi donanımı güçlü bir ekibin yardımı, yalnızca birkaç yıl daha sağlıklı yaşamasını değil, aynı zamanda geçirmiş olduğu büyük deneyimden daha olgun ve güçlü bir biçimde çıkmasını sağlayacaktır
Selamlar paylaşımınız inan ki dikkatimi çekti, saolun